Acerca de
Enerji Bağımlılığı
The Full Story
Enerji Bağımlılığı
Uluslararası çatışmaların enerji bağımlılığına etkisi
Enerjiye erişim, toplumların gelişimi ve hayatta kalması için kritik öneme sahiptir; bu nedenle, enerjinin sürekli arzının sağlanması, bugün AB üye devletlerinin ekonomileri için en önemli önceliktir. (1). Ayrıca, çeşitli örnekler, küresel anlaşmazlıkların enerji arzını nasıl tehlikeye atabileceğini, bunun sonucunda fiyat dalgalanmalarına, arz kıtlıklarına ve enerji ithal eden ülkeler için olumsuz ekonomik etkilere yol açabileceğini göstermektedir.
Uluslararası çatışmaların enerji güvenliği üzerindeki etkisini gösteren gerçek hayattan bazı örnekler:
Körfez Savaşı (1990-1991): Bölgedeki petrol üretimi ve ihracatı kesintiye uğradı. Pek çok ülke, özellikle de büyük ölçüde Körfez bölgesinden yapılan petrol ithalatına bağlı olanlar olmak üzere, arz sıkıntısı ve fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldı.
Rusya-Ukrayna Gaz Anlaşmazlıkları: Bu krizler sadece Ukrayna'yı değil, aynı zamanda Ukrayna boru hatları aracılığıyla gönderilen Rus gazına bağımlı olan Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini de etkiledi. Çatışmalar, petrol bağımlılığının jeopolitik tehlikelerini ve enerji kaynaklarının ve tedarik hatlarının çeşitlendirilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Venezuela'nın Siyasi ve Ekonomik Krizi: Venezuela ciddi bir siyasi ve ekonomik kriz yaşıyor. Venezuela önemli bir petrol üreticisi ve ihracatçısıdır. Venezuela ekonomisi ve Venezuela petrolüne bağımlı olan diğer ülkeler, ülkenin petrol ihracatındaki keskin düşüşten olumsuz etkilendi.
Bu nedenle, herhangi bir ülkede asgari düzeydeki enerjinin güvenilir şekilde ulaştırılmasının sağlanması, devletin ve orada yaşayanların güvenliğinin bir ön koşuludur (2). Hükümetler, insanlar ve karar vericiler, uluslararası çatışmaların enerji arzını nasıl etkilediğini daha iyi anlayabilir ve bu tür riskleri azaltacak, daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir enerji geleceğini garanti altına alacak planlar uygulayabilir.
Enerji bağımsızlığı neye benziyor? Değerli bir hedef mi?
Yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak, enerji portföyünü çeşitlendirmek ve enerji tasarruflarını artırmak, enerji bağımsızlığına doğru önemli adımlardır.
Harjanne & Korhonen tarafından 2019'da yapılan bir araştırmaya göre "enerjide yenilenebilirlik, üretimin, kullanımı nedeniyle tükenmesinden daha hızlı bir şekilde gezegensel veya yıldızsal süreçler tarafından yenilenen bir tür enerji veya malzeme akışı elde etmesi anlamına gelir". (3)
Tablonun bu çalışmada gösterdiği gibi, yenilenebilir enerji kaynakları büyük farklılıklar göstermektedir ancak hepsinin alan başına güç yoğunluğu düşüktür. Her kaynak, enerjisini elektriğe veya ısıya dönüştürmek için özel prosedürler gerektirir ve bu işlemler sıklıkla endüstride kullanım için gereken yüksek sıcaklıklardan yoksundur (Naegler ve diğerleri, 2015). Ayrıca yenilenebilir enerji üretimi, yenilenemeyen malzemelerden üretilen makinelere bağımlıdır ve bu da kaynakların karşılıklı bağımlılığını vurgulamaktadır. (3)
İkinci adım olan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi dikkate alındığında, nükleer santraller, yüksek kapasite faktörlerine sahip reaktörleri ile güvenilir ve tutarlı bir elektrik kaynağıdır. Bu bitkilerin ömrü 60 yıl veya daha fazladır. Güvenilir elektrik üretimi, bir ülkenin enerji karışımındaki fosil yakıtların yerini doğrudan alabilir, fosil yakıt ithalatına olan ihtiyacı azaltabilir ve enerji çeşitlendirmesini teşvik edebilir. (4)
Öte yandan pek çok uzman nükleer enerjiyi diğer kaynaklara göre temiz saysa da nükleer enerji aynı zamanda en pahalı ve zaman alıcı enerji türlerinden biridir. Nükleer enerji, plütonyum ve uranyum gibi zararlı maddeler içeren, onbinlerce yıl boyunca toksik kalan ve dikkatli ve kalıcı bir şekilde imha edilmesini gerektiren radyoaktif atıklar üretir. 1950'lerden beri dünyada 250.000 ton yüksek derecede radyoaktif nükleer atık biriktirildi ve bunun 90.000 metrik tonu yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde depolandı. (5)
Üçüncü adıma gelince, enerji tasarruflarının iyileştirilmesi, Enerji verimliliği planları ve üç ana engel türü tedbirleri ciddi şekilde engellemektedir. Bagaini ve diğerleri tarafından yapılan bir araştırmaya göre üç tür vardır: ekonomik, kurumsal ve davranışsal. İnşaat ve ulaşım sektörlerinde enerji tüketiminin azaltılmasına yönelik kayda değer potansiyele ve Avrupa politika çerçevesinin amaçlarına rağmen, enerji verimliliği hedeflerine ulaşılması beklentilerin gerisinde kalıyor. Avrupa ülkelerinde enerji tüketimi artmaya devam ediyor ve 2018'de 2020 verimlilik hedefinin %5, 2030 hedefinin ise %22 üzerinde gerçekleşti (Eurostat, 2019).
-By: Olemisen Balanssia ry